Ağız diş çene cerrahisi; dişler, dişleri çevreleyen çene kemiği ve yumuşak dokular ile bu yapıları içeren tüm patolojilerin cerrahi olarak tedavisi ile ilgilenen bir branştır.
20 yaş dişlerinin cerrahi çekimleri, kırılmış dişlerin komplikasyonlu çekimleri, kök ucu rezeksiyonları, kist operasyonları gibi basit cerrahi işlemlerden tümör cerrahileri, ortognatik cerrahi (çene uyum bozukluklarının cerrahi tedavileri), çene yüz bölgesi travmaları ve temporomandibuler eklem cerrrahisine kadar birçok major cerrahi tedavinin de yürütüldüğü bir alan olarak bilinir.
Kapsam alanı;
Dişlerin normal ve cerrahi çekimleri,
Gömülü diş çekimleri,
Dental ve zigomatik implant uygulamaları,
Çene kist ve tümörlerinin tanı ve tedavileri,
Preprotetik cerrahi operasyonları,
Sinüs tabanı yükseltme işlemleri,
Kemik augmentasyonları (yükseltme ve genişletmeleri),
Travmatik diş ve destek doku yaralanmalarının tanısı, tedavisi ve uzun dönem takibi,
Çene kırıklarının konservatif ve cerrahi tedavileri,
Ortognatik cerrahi operasyonlar,
Çene eklemi hastalıklarının tedavileri.

Temporomandibular eklem

Karmaşık yapıya sahip olan çene eklemii, çok gelişmiş hareket yön ve şekline sahiptir. Çene Eklemi Rahatsızlıkları kulak çınlaması, kulak, baş, yüz ve göz ağrısı gibi belirtilerile kendini gösterir ve günümüz gelişen toplumunda görülme sıklığı giderek artmaktadır.

Temporomandibular Eklem Rahatsızlıkları, çene ekleminde ve/veya çiğneme kaslarında sürekli tekrarlayan ağrı veya eklemde meydana gelen fonksiyon bozukluğudur. Çeşitli nedenlerden dolayı ortaya çıkabilen bu sorunun, ana nedeni ise çene ekleminin yüzeyi ve eklemdeki diskin uyumunu kaybetmesidir.

Migrene benzeyen şiddetli baş ağrıları
Kulaklarda çınlama
Ağzınızı açıp kapatırken gıcırdama ve tıkırtı sesi
Çenenin sınırlı açılması, çenenin kilitlenmesi veya yerinden çıkması
Baş dönmesi, bayılma



Sürekli dişlerde ki kanal tedavisi ise dişin kök ucunun kapanıp kapanmaması ile alakalı olarak, yani hastanın yaşına göre değişmektedir. Dişler ağız içinde görüldükten sonra köklerin oluşması yaklaşık 3 sene kadar sürmektedir. Eğer kanal tedavisi yapılacak dişin kökleri gelişimini tamamlamamış ise, apeksifikasyon denen bir prosedür uygulanır. Bu apeksifikasyon işleminden amaç daimi dişin kök gelişiminin kesilmemesi ve kök ucunun sağlıklı bir şekilde kapanmasıdır. Bu tedavi uygulamasında köklerin gelişimi tamamlanana kadar pansuman seansları sürer ve köklerin gelişimi tamamlanınca kalıcı kanal dolgusu ve üst restorasyon yapılabilir. Artık günümüzde gelişen doku dostu malzemeler aracılığı ile dişin durumu uygunsa tek seansta tedavi bitirilebilmektedir.  Çocuğun devam eden büyüme gelişim dönemi ve sonrasında da bu dişin takibi çok önemlidir. Eğer dişin kökleri gelişimini tamamlamış ise kanal tedavisi yetişkin dişlerindeki gibi uygulanır.

Çocukların hayallerine ve gülümsemelerine engel olmayın. Düzenki olarak çocuk diş hekimine kontrollerinizi olmayı unutmayın.



Bazı durumlarda çürük nedeniyle dişin tüm sinir dokusu etkilenmekte ve sağlıklı doku kalmamaktadır. Bu durumda eğer süt dişin kökü ve alttaki kemik yapısı iyi durumdaysa, diş restore edilebilecekse ve hepsinden önemlisi çocuğumuz bu tedaviye uyum sağlayabilecekse kanal tedavisi yapılmalıdır. Çocuk Diş Hekimleri (Pedodontist) olarak artık bir süt dişini kurtarmanın bir kalıcı dişi kurtarmak kadar önemli olduğunu biliyoruz. Çünkü bir süt dişi aynı zamanda en iyi yer tutucusudur ve alttan gelen dişlerin doğru pozisyonda sürebilmesi için rehber olarak görev yapar. 

Vaktinden önce süt dişi kaybedilirse;

-dişlerin dizilimi zamanla bozulur; 

-bakımı zor olan çapraşık dişlerin varlığı çiğnemede zorluk, çene ekleminde problemler ve görünüşünden memnun olmayan, hayat kalitesi etkilenmiş mutsuz bireylerle karşılaşmamıza neden olur. Bu durumlara neden olmamak için belirtilen şartlar sağlanıyorsa süt dişlerine kanal tedavisi yapılmalıdır.

  Süt dişlerine kanal tedavisi yapılırken kullanılan kök kanal dolgu maddesi alttaki daimi dişe zarar vermeyen, onun sürmesini etkilemeyen ve zamanla eriyen (süt dişine kullanılan kanal dolgu maddesinin eriyebilme özelliği sayesinde süt dişinin kökü eridikçe kök kanal dolgusu da eriyerek alttaki dişin sağlıklı bir şekilde sürmesini sağlamaktadır.) özelliğe sahiptir. Süt dişlerine kanal tedavisi yapıldıktan sonra dişin üstüne dolgu yapılabilir ama en doğrusu paslanmaz çelik veya pediatrik zirkon kuronlar ile restorasyonudur.

 



Süt dişlerinde çürük varlığı saptandıktan sonra tedavi edilmediği sürece ilerlemeye devam edecektir. 

Çürük çok derinleştiğinde başka bir ifadeyle; pulpasına yani dişin sinirine çok yaklaştığı zaman uygulanan bir tedavi şeklidir, amputasyon. 

Bu tedavideki amaç etkilenmiş pulpa dokusunun uzaklaştırılarak dişin canlı kalmasını ve ağız içinde sağlıklı bir şekilde görev yapabilmesini sağlamaktır.

Amputasyon tedavisi sonrası dişin üstüne dolgu, paslanmaz çelik ya da pediatrik zirkon kuron uygulanarak tedavi bitirilmektedir. Çocuklarda sıklıkla yapılan amputasyon lokal anestezi altında ağrısız uygulanan bir işlemdir.

Şekil: Daire içinde amputasyon tedavisi yapılan ve üst restorasyon olarak paslanmaz çelik kuron (PÇK) kullanılan bir diş görülmektedir.



Çocuklara yapılan diş tedavileri bazı durumlarda zorlu olabilmektedir. Renkli kompomer dolgular kaygılı çocukların tedaviyi kabul etmesine yardımcı olur. Bu çocukların diş tedavilerini daha keyifli hale getirmek ve onları bu tedavi için motive etmek amacıyla diş hekimleri çocuklara renkli dolgular uygulayabilmektedir. Bu dolgu malzemeleri diş rengindeki dolgular (kompozit rezin) ile benzer maddeden üretilmişlerdir. Çocukların tercih edebileceği değişik renk seçeneklerine sahiplerdir. 

Çocuk hastanın eline farklı renklerin bulunduğu renk paletini vererek dolgu rengini seçmesini istediğimizde çocuklar daha ilgili bir şekilde dinlemeye ve tedaviye uyum sağlamaya başlamaktadırlar. Bu sayede pek çok hastanın tedavisi çocuk ve aile için çok daha eğlenceli hale gelmektedir. Renkli dolgu heyecanıyla çocuklar genellikle tedavinin biteceği anı sabırsızlıkla beklemektedirler.



Evet ve bu dişler düşecek ama çocuklarımızın senelerce ağrılar, enfeksiyonlar, sürekli ilaç kullanımları, bunların yarattığı psikolojik ve sosyal  problemler ile büyümesini  anne-baba olarak ister miydiniz?
Çocuklarımızın bu gibi durumlar ile karşılaşmalarını önlemek için öncelikle;
· Günde en az iki defa, iki dakika diş fırçalamaları,
· Şekerli ve şeker oranı yüksek gıdalardan ve içeceklerden uzak durmaları,
· İlk dişlerin sürmesini takiben düzenli diş hekimi kontrolünde olunması,
· Dişlerde renklenme veya çürük şüphesi olduğu takdirde beklemeden çocuk diş hekimine başvurulması ve gerektiğinde bu dişlerin daha ilerlemeden tedavi edilmesi oldukça büyük öneme sahiptir.

Unutmayın ki diş çürüğü asla KADER değildir! Her çocuk doya doya ve sağlıkla gülmeyi hak eder.



 Ülkemizde, çocuklarda erken yaşlarda süt dişlerinde çürük görülme olasılığı oldukça yüksektir. Süt dişlerine dolgu yapılmasının bir çok sebebi olup bunlar;
· Çürük sebebiyle dişlerde görülen ağrılar ve ağrıların yarattığı fiziksel ve psikolojik problemler,
· Tedavi edilmeyen süt dişi çürüklerinin ilerleyerek ABSE yani iltihap içeren şişliklere dönüşmesi ile beraber kendini gösteren DAYANILMAZ, ŞİDDETLİ  diş ağrıları,
· İlerlemiş çürükler sebebiyle çekilen süt dişlerinin yarattığı boşlukların korunmadığı durumlarda meydana gelen DİŞ ÇAPRAŞIKLIKLARI ve bundan dolayı ilerleyen yaşlarda kendini gösteren ortodontik tedavi (tel tedavisi) gereksinimi,
· Özellikle ön dişlerdeki çürüklerin kötü görünümü sebebiyle küçük yaşlarda başlayan ÖZGÜVEN KAYBI ve GÜLÜMSEMEYE ÇEKİNME gibi psikolojik problemler,
· Çürük sebebiyle meydana gelen özellikle dişlerin arayüzlerinde oluşan boşluklara yemek kaçması sonucu meydana gelen AĞRILAR ve yemek yeme esnasında ortaya çıkan sorunlardır.



  • Süt dişleri beslenme, konuşma, çenelerin gelişimi ve estetiğe katkıda bulunma gibi fonksiyonların yanı sıra kendilerinden sonra sürecek olan daimi dişlerin yerlerini korumaları nedeniyle bilinen en iyi yer tutuculardır.
  • Sağlıklı dentisyonun anahtarı sayılan süt dişlerinin erken kaybı; ileride geçici ya da kalıcı olabilecek okluzyon bozukluklarına, estetik sorunlara, beslenme problemlerine, anormal dil/emme alışkanlıklarına, konuşma bozukluklarına ve psikolojik sorunlara yol açabilmektedir.
  • Erken süt dişi kaybının sagittal, vertikal ve transversal olarak malokluzyon artışına neden olduğu bildirilmektedir.
  • Erken diş kaybının ağızda oluşturacağı olumsuz etkileri ve oluşabilecek çapraşıklık, ektopik erupsiyon, orta hat sapması, dişlerin gömülü kalma durumu ve malokluzyon gibi negatif etkilerin şiddetini azaltmak için yer tutucu kullanımı gerekmektedir. 
  • Süt dişi çekimi her zaman yer kaybı ile sonuçlanmamaktadır.
  • Bir süt dişi çekimi sonrasında hangi şartlarda yer tutucu yapılması gerektiğine birtakım kriterlere bakılarak karar verilmektedir:

DİŞ YAŞI: Çocuklarda dişlerin sürme yaşı farklılık gösterebilir. Biyolojik yaşla dişlerin sürme zamanını direkt olarak ilişkilendirmek doğru değildir.

SÜRECEK DİŞ ÜZERİNDEKİ KEMİK BARİYERİ: Radyografik muayene ile dişin üzerinde kemik bariyeri olup olmadığı tespit edilmeli, eğer varsa yer tutucu yapılmalıdır. Yakın bir süre içinde sürecek dişler için yer tutucu yapılmamakla birlikte aynı dönemde süren başka dişlerin yer kaybı oluşturmasını önlemek için yer tutucu yapılmalıdır.

ÇEKİM SONRASI GEÇEN SÜRE: Genelde süt dişi çekimlerinden sonraki ilk 6 ayda yer kaybı oluşmakta bu nedenle çekimden hemen sonra yer tutucu yapılmasında fayda vardır.

DİŞLERİN SÜRME DURUMU: Süt l. azıların erken kaybında daimi 1. büyük azılar ve lateraller henüz sürmemişse yer tutucu yapılmalıdır. Bu dişler sürmüş ve iyi bir kapanış ilişkisi varsa yer tutucu yapmaya gerek yoktur. Anterior bölgede diastema mevcutsa yer tutucuya gerek yoktur ancak diastema yoksa yer kaybı olabileceğinden yer tutucu yapılmalıdır. 

Yer Tutucuların Sınıflandırılması Ve Sıklıkla Kullanılan Tipleri 

1. Sabit Tipte Yer Tutucular (en yaygın kullanılanlar)

  • Hasta uyumu gerektirmez ve bundan dolayı da etkisi kesindir.
  • Genellikle tek diş eksikliklerinde tercih edilirler.
  • Sabit yer tutucuların planlaması doğru yapıldığı sürece, daimi dişlenmenin gelişimi sırasında bile yeniden düzenlenmesine veya ayarlanmasına gerek kalmamaktadır.
  • Sabit yer tutucu uygulamasının en önemli bölümü dişe uygun boyutta bant seçilmesi ve bunun dişe en iyi şekilde adapte edilmesidir.

Sabit yer tutucu çeşitleri:

2. Hareketli Yer Tutucular

  • Alt veya üst çene farkı olmaksızın uygulanan akril plak ve çeşitli bükümler yapılmış metal teller ihtiva eden yer tutucu apareylerdir.  Aktif veya pasif amaçla kullanılabilmektedir. 


Erken çocukluk çağı çürükleri, tükürük, diyet ve muhtemelen genetik faktörler dahil olmak üzere çeşitli biyolojik belirleyicilerden etkilenen bölgeye özgü, çok faktörlü bir hastalıktır; bu hastalık, birçok gelişmekte olan ülkede, özellikle düşük gelirli, yetersiz hizmet alan gruplarda önemli bir sağlık sorunu olarak kabul edilmektedir. Pediatrik diş hekimleri tarafından klinik uygulamada geleneksel yöntemlere ek olarak çeşitli çürük önleyici stratejiler (eğitimsel ve profilaktik) benimsenmiştir. Bu profilaktik işlemler arasında en yaygın olanı pit ve fissür örücüler ile florürlü vernik ve jellerin topikal uygulanmasıdır. Flor, bütün popülasyonlarda ağız sağlığını geliştirmede belirgin bir rol oynamaktadır.

Günümüzde ticari olarak satılan veya diş hekimi tavsiyesiyle reçete edilen birçok flor içeren ürün bulunmaktadır. Topikal florür uygulamaları, profesyonel ve bireysel olmak üzere iki ayrı kategoriye ayrılmaktadır. Profesyonel olarak uygulanan florlu ürünler mililitresinde 5 ile 19 mg florür içeren 5000 ve 19.000 arasında konsantrasyona sahiptirler. Klinikte uygulanan topikal flor uygulamaları; florür solüsyonlarını, florlu jelleri, florlu vernikleri, iyonoferezi ve intra oral flor salan cihazları kapsamaktadır. Bireysel uygulanan florlu ürünler ise diş hekiminin tavsiyesi üzerine verilen ve bireyin kendi tarafından alınan ürünlerdir. Bu ürünler, florlu gargaralar ve diş macunları gibi mililitresinde 0,2 ile 1 mg floürür içeren, 200 ile 1000 ppm aralığında düşük oranda düşük flor konsantrasyonuna sahip ürünlerdir.

Son otuz yılda, florürlü verniklerin küçük çocuk popülasyonunda çürüklerin önlemesi için etkili stratejiler olarak kabul edilmiş ve dünya çapında yaygınlığının azalmasına katkıda bulunmuştur [Amerikan Pediatrik Diş Hekimliği Birliği, 2019]. Florür vernikleri, çürük önleyici ve yeniden mineralize edici etkilerini desteklemek ve uzatmak için tasarlanmış konsantre topikal florür formülasyonlarıdır. Amerikan Pediatrik Diş Hekimliği Derneği’ne (AAPD) göre, en yaygın olarak kullanılan topikal florür vernikleri şu anda %5 sodyum florür [(NaFV) %2.26 F; 22.600 ppm F] ve asitleştirilmiş fosfat florür [(AFPV) %1.23 F; 12.300 ppmF].

Süt ve daimi dişlerin mine yüzeyine yılda en az iki kez uygulandığında her iki ajanın da çürüğün önlenmesinde etkili olduğuna dair kanıta dayalı incelemelerden yeterli destek vardır [Amerikan Pediatrik Diş Hekimliği Derneği, 2019].

Eğer çocuklarınız dişlerini çok iyi fırçalıyor, paketli gıdalardan uzak duruyor ve herhangi bir çürük lezyonu bulunmuyorsa klinik ortamında flor vernik/jel uygulatmanıza gerek yok. Ancak dişlerini fırçalamıyor, sık sık paketli gıdaları tüketmeyi tercih ediyor ve dişlerinde de çürükler bulunuyorsa flor vernik/jel uygulaması yapılmasında fayda var.



Amerikan Pediatrik Diş Hekimliği Akademisi (AAPD), EÇÇ’yi 71 aylık veya daha küçük bir çocukta herhangi bir süt dişinde bir veya daha fazla çürük (kavitesiz veya kaviteli lezyon), eksik (çürük nedeniyle) veya dolgulu diş yüzeyinin varlığı olarak tanımlar.

Ayrıca 3 yaşından küçük çocuklarda herhangi bir düz düzey çürüğü belirtisi ise şiddetli erken çocukluk çağı çürüklerinin (S-EÇÇ) göstergesidir.

Dünya çapında pandemik bir hastalık olmaya devam eden EÇÇ’ den etkilenen çocuk sayısı gün geçtikçe artmaktadır.

Peki EÇÇ’ yi önlemek için ne yapılabilir?

-Gebelikte kalsiyum eksikliği, D vitamininin düşülüğü gibi bazı yetersizlikler bebeklerin dişlerinde yeterince iyi minerealize olmama (hipoplazi) ve EÇÇ ile ilişkili durumlara neden olabilmektedir. Bu nedenle gebelik süresi boyunca ve sonrasında lütfen rutin kontrollerinizi aksatmayın!!!

-Bebeğinizin gece boyunca meme veya biberonda uyumasını önleyin,

-Biberonun içine tatlandırıcı (bal, pekmez,şeker vs.) ilave etmeyin ,

-Diş plağı ve kötü ağız hijyeni EÇÇ için güçlü risk faktörleridir. Bu nedenle ilk dişin sürmesinden itibaren florürlü diş macunu ile dişler fırçalanmaya başlanmalıdır. Tavsiye edilen flor miktarı;

! 6 aydan 2 yaşına kadar olan çocuklar için – ince bir leke, yarım bezelye (0,05-0,1 g);

! 2-6 yaş arası çocuklar için, diş fırçası üzerinde küçük bir bezelye boyutu veya genişliği (0,25 g);

! 6 yaş ve üzeri çocuklar için, bir çocuğun diş fırçasının tam uzunluğu (1–1,5 g) kadar olmalıdır.

-Çürük bulaşıcı bir hastalık olduğu için aile bireylerinin ve çocuk bakıcılarının da bu konuda gerekli önlemleri aldığından emin olunmalıdır.

-Çocuğunuzun İLK DİŞ HEKİMİ KONTROLÜNÜ EN GEÇ 1 YAŞına kadar yaptırmalısınız.

Sürekli diş dizisinde çürük riskinin tahmininde önemli bir gösterge olan süt dişi çürükleri, tedavi edilmedikleri takdirde erken süt dişi kayıpları, maloklüzyon, büyüme gelişme geriliği, beslenme yetersizliği, konuşma problemleri, rampant çürükler, ağrı, iltihap, apse, gastrointestinal sistem bozuklukları gibi somatik-bedensel problemlere, çocuğun öz saygısının azalması, okul günü kaybı, okulda öğrenme aşamasında konsantrasyon kaybı gibi sübjektif yetersizliklere, özel sağlık bakım ihtiyacı olan çocuklarda ise olası sistemik hastalıklara ve yaşam kalitesinin azalmasına neden olmaktadır.

Erken teşhis ile doktorunuzun belirleyeceği yöntemler sayesinde bu hastalık başlangıç aşamasıdayken durdurulabilir, tedavi edilebilir ve böylece bebeğinizin yaşam kalitesi etkilenmez.






Designed By Strategy Cube

TurkishEnglishGerman
Call Now Button0544 436 30 77